Her annenin bebeği için özel olarak ürettiği en ideal besin olan anne sütünün olumlu etkileri yaşam boyu devam eder. Yeni doğan bir bebeğin ihtiyaç duyduğu ilk şey annesinin kucağı ve onun sütüdür. Anne sütü ilk altı ayda bebeğin besin ihtiyacının %100'ünü karşılamaktadır. Bu yüzden bebeklerimize doğumlarından itibaren ilk 6 ay sadece anne sütü vermeliyiz. Altı aydan sonra da en az iki yaşına kadar ek gıdalarla birlikte anne sütü ile beslemeye devam etmeliyiz.
Anne sütü canlı ve dinamik bir sıvıdır. Her anne bebeğinin ayına, hastalıklarına, gelişimine göre süt üretir. Her zaman temiz ve ısısı ideal derecededir. Kolay hazmedilir ve bebeğin bağırsaklarından rahatlıkla emilir. Bebeği hastalıklara karşı koruyarak bebeğin bağışıklık gelişiminde önemli rol oynar. Bütün bu etkilerinin yanında emzirme ile anne ve bebek arasında oluşan duygusal bağlanma sonucu gelişen güven duygusu bebeği daha mutlu ve sakin bir bebeklik ve çocukluk dönemi geçirmesine katkı sağlar.
Yapılan araştırmalarda anne sütü ile beslenen bebeklerde anne sütü almayanlara göre, obezite ve diyabetes mellitus (şeker hastalığı) gelişme riskinin azaldığı bildirilmiştir.
Anne sütü içeriğinde, bebeğin ayına göre gerekli besin öğeleri, sindirime yardımcı enzimler, hormonlar, büyüme faktörleri, pro ve prebiyotikler, immunite ile ilgili antikorlar bulunmaktadır.
İnsan bağışıklık sisteminde önemli bir rolü olduğu gösterilen mikrobiyota gelişiminde de anne sütünün oldukça önemli bir etkisi vardır. Anne sütü alan bebeklerin bağırsak mikrobiyotasının oldukça iyi geliştiği gösterilmiştir. Mikrobiyota gelişiminde doğum şeklinin de önemli rol oynadığı bildirilmektedir. Ayrıca anne sütünde bebeği bazı kanserlere karşı daha dirençli kılan "hamlet" adı verilen bir madde bulunmaktadır.
Sağlıklı ve başarılı nesiller yetiştirmek için iyi bir başlangıç yapmamıza yardımcı olan anne sütü, bebeklerin zeka testi skorlarının diğer yaşıtlarına göre daha yüksek olmasına katkı sağlamaktadır.
Bebek için pek çok faydası olan anne sütü ve emzirmenin anne sağlığı üzerine de olumlu etkileri bulunmaktadır. Doğumdan hemen sonra bebeklerini emzirmeye başlayan annelerde doğum sonrası bazı komplikasyonlar daha az görülmektedir. Emziren anneler gebelik öncesi kilolarına daha rahat dönebilmektedirler. Ayrıca anne ve bebek arasındaki duygusal bağın sağlıklı gelişimiyle birlikte doğum sonrası depresyon gelişimi de azalmaktadır. Doğum ve sonrasında anne sağlığına katkıları olan emzirme yıllar sonra da anneleri bazı hastalıklardan korumaktadır. Emziren annelerin meme kanserine yakalanma oranlarının emzirmeyen annelere göre daha düşük olduğu yönünde araştırma sonuçları bulunmaktadır.
Emzirme ne zaman başlamalı?
Emzirme doğum sonrası ilk yarım ila bir saat içerisinde başlamalı. Ayrıca doğumdan hemen sonra anne ile bebek arasında ten teması sağlanmalıdır. Doğumdan sonra annesinin göğsüne verilen pek çok bebek memenin kahverengi kısmındaki bazı hücrelerin salgıladığı kokuya doğru yönelerek zaten emmek isteyecektir. Bazı anneler doğum sonrası bebeğin uzun süre emmesini beklemekte ve moralleri bozulmaktadır. Aslında yeni doğan bir bebeğin midesinin küçük bir bilye kadar olduğunu düşünürsek zaten bebek ilk zamanlarda çok az süt alabilecektir. Ancak doğum sonrası ilk zamanlarda gelen sütün içeriği gerek renk, gerekse içerik olarak olgun sütten farklıdır. Halk arasında ağız sütü dediğimiz kolostrum, olgun süte göre daha sarı renkte ve biraz daha yoğundur. Bu sütün özelliklerinden biri yoğun bağışıklık maddeleri içermesidir. Zamanla rengi beyazlaşan ve olgun süt halini alan anne sütünün emzirme sırasında da içeriği farklıdır. Emmeye ilk başladığında su ve şeker içeriği yüksek olan sütle açlığını yatıştıran bebek, emmeye devam ettikçe onun büyümesine yardımcı olacak protein ve yağdan zengin bir süt alacaktır. Yani annelerin bebeklerini emzirirken buna dikkat etmeleri gerekmektedir. Bu yüzden kısa aralıklarla her iki memeyi değil, bir memeyi boşalana kadar emzirmeyi öneriyoruz. Ayrıca annenin vücudu meme boşalınca süt üretmeye devam edecektir. Yani vücut bir anlamda "vücutta süt var bitince tekrar üretirim" demektedir. Yine sık emzirmek de süt yapımını arttıracaktır.
Peki ne kadar sıklıkta bebeğimizi emzirmeliyiz?
Bebeğimiz her istediğinde emzirmeliyiz. Belirli bir saat vermiyoruz bu konuda. Ancak bebeğimiz uyurken en geç üç saatte bir uyandırıp emzirmeyi öneriyoruz.
Süt üretiminde ve salgılanmasında hormonların etkisi oldukça fazladır. Bu konuda prolaktin ve oksitosin hormonları önemli yer tutmaktadır. Prolaktin salınımı geceleri arttığı için gece emzirmeleri bu açıdan da önemlidir.
Emzirme nasıl olmalı?
Öncelikle annenin rahat olması, kendine güvenmesi gerekmektedir. Bu güveni de doğum öncesi verdiğimiz eğitimlerle ve doğum sonrası destekle sağlamaktayız. Doğru teknikle emzirmek hem anneyi hem bebeği rahatlatmakta, sorunsuz ve keyifli bir emzirme süreci sağlamaktadır.
Emzirme için öncelikle anne rahat olmalı demiştik. Emzirmede unutulmamalıdır ki bebek memenin ucu ile emme işlemini gerçekleştirmez. Bebek emmeyi kahverengi kısmın tamamını ya da bu kısmın büyük olduğu annelerde alabildiği kadar kısmını ağzının içine alarak yapar. Bu konuya dikkat edilmezse emzirme tekniğindeki bu hatadan dolayı meme başı çatlakları ve yaraları oluşabilmektedir. Ayrıca meme de bu şekilde tam boşalmayacağı için anne, sütünün memede birikmesinden dolayı tıkalı meme hatta mastit dediğimiz enfektif durumlarla karşılaşabilmektedir.
Sütü arttırmak için ne yapmalıyız?
Bazı anneler emzirme dönemine sütünün yetmediği yada az geldiği kaygısını taşır. Bu duruma çoğu kez annenin yakın çevresi de müdahale eder. Çoğu kez süt üretimini arttırdığına inanılan, özellikle şeker oranı yüksek gıdalara başvurulur. Yöresel inanışlar da bu duruma etki eder. Bazı bitkisel otlar da anneye önerilir. Ancak, süt yapımını arttırmanın en iyi yolu bunlar değildir. Annenin bebeğini sık sık emzirmesi, bebek her istediğinde emzirmesi, emzirirken bir memeyi boşaltmadan diğerine geçmemesi ve geceleri de emzirmeye devam etmesi süt üretiminde yeterli olur. Annenin sadece sağlıklı beslenmeye özen göstermesi yeterlidir. Her emzirmeden sonra da bir-iki bardak çoğunluğu su olmak üzere sıvı alımı da uygun olacaktır.
Emzirme konusunda merak edilen bir diğer konu da emzirme için ya da sonrasında ek bir materyal kullanılıp kullanılmayacağıdır. Bu konuda annelerin rahat kıyafetler giymesi, kıyafet seçiminde pamuklu kıyafetleri seçip sentetik içerikli kıyafetleri tercih etmemesi önerilmektedir. Ayrıca meme başına konulan plastik aparatlar ya da tamponlar da önerilmez. Burada kullanılan pamuklu tamponlar ya da plastik aparatlar memeden akan besin yönünden zengin sütle birlikte mikroorganizma gelişimi için hazır bir besiyeri oluşturur.
Meme başı çatlakları neden oluşur?
Meme başı çatlaklarının en sık oluşma nedeni doğru teknikle emzirmemektir. Özellikle memenin kahverengi kısmını bebeğin ağzına tamamen almasını sağlamak gerekir. Bazı annelerde bu kısım biraz büyük olabilir bu durumda da bebeğin alabildiği kadar kısmını vermek gerekir. Eğer bebeğiniz memenizin ucunu ağzına alır, kahverengi kısmı kavrayamazsa meme başı çatlakları oluşur. Bu durum oldukça ağrılıdır. Annenin canı yanar. Bebek meme ucunu aldığı için yeteri kadar memeyi boşaltamaz. Bunun sonucunda hem bebek doymaz hem de annenin memesinde süt kaldığı için süt yapımı azalır. Aslında bebekler doğduklarında dillerini ve ağızlarını emmek için çok iyi kullanabilmektedir. Bu yetenekleri emzik ve biberon kullanımıyla kaybolabilir. Emzik ve biberon kullanan bebekler zamanla meme başını değil de sadece meme ucunu dudaklarıyla almaya başlarlar. Bu durum da doğru ve yeterli emzirmeyi sekteye uğratabilir.
Anne sütü saklanabilir mi?
Anne sütü belirli koşullarda belirli sürelerde saklanabilmektedir. Bunun için annelere emzirme danışmanlığı polikliniklerinde nasıl süt sağılacağı gösterilmektedir. Annelerin elle süt sağmayı bilmeleri hayat kolaylaştırıcı bir durumdur. Çünkü hiçbir aparata gerek duymadan istedikleri zaman istedikleri yerde sütlerini sağabilirler. Yanlarında sadece temiz bir kap olması yeterlidir. Bunun yanında süt sağmak için çeşitli metotlar bulunmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte süt sağma makineleri de annelere bu konuda yardımcı olmaktadır. Sağılan süt, oda ısısında 3 saat, buzdolabı rafında 3 gün, derin dondurucuda 3 ay kalabilir. Ancak, saklanan sütlerin üzerine saat ve tarih yazmak uygun olacaktır. Derin dondurucudan çıkarılan süt, önce buzdolabının rafına konularak buzunun çözülmesi beklenir. Sütü bebeğinize vermeden önce uygun sıcaklığa getirmek için de Benmari yöntemi ile ısıtmak gereklidir.
Annesinin sütünü almak her bebeğin hakkıdır.
Sevgili anneler, doğum öncesi ve doğum sonrası bu konuda eğitimli sağlık çalışanlarından her zaman destek alabilirsiniz.